image description

SAFRANBOLU'DAN YENİCE'YE

 

 

Özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlere yakınlığı bakımından ziyaret konusunda her daim avantajlı bir konuma sahip olan Karabük’ün iki değerini anlatmaya çalışacağım. Biri içinde dolanırken tarihin koridorlarında yolculuk yapıyormuşsunuz hissi veren Safranbolu, diğeri ise Türkiye’nin en büyük blok ormanlarına sahip Yenice.

Öncelikle Safranbolu’dan başlayalım. İstanbul’a 410 km. uzaklıkta yer alan bu özel bölgenin tarihi de oldukça eskilere dayanıyor. Roma İmparatorluğu döneminde “Paflagonya” ismiyle anılan bölgede yer alan, birçok medeniyete ev sahipliği yapan Safranbolu; Türklerin hâkimiyetine 1196 tarihinde girmiş. 17. Yy’da İstanbul-Sinop yolu üzerinde yer alması nedeniyle parlak yıllarını yaşayan şehir, bu dönemde de klasik Osmanlı mimarisi eserleriyle donatılmış. Bu özelliğinden sebep, 17 Aralık 1994 tarihinde UNESCO tarafından Türkiye'de Dünya Miras Listesi'nde yer alan 9 kültürel varlıktan biri ilan edilmiş. Bilinen geçmişi MÖ 3000 yıllarına kadar tarihlendirilebilen Safranbolu, ismini bölgede üretilen safran bitkisinden alıyor.

Tarihte önemli bir yere sahip olan bu bölgenin, bugün bilinir hale gelmesini sağlayan iki önemli çalışmadan bahsetmezsem haksızlık etmiş olurum. İlki, TRT’de uzun yıllar önemli belgesellere imza atmış rahmetli Suha Arın’ın, 1978’de hazırladığı “Safranbolu’da Zaman” isimli çalışmasıdır. Bölgenin görünürlüğünü sağlaması açısından bu önemli çalışmaya ilave olarak, 1977’de satın alınan ve ertesi sene projelendirilen, sonrasında ise 1984’te renovesi yapılan Asmazlar konağı ile turizmin temelleri atılmış oldu.

Bugünse, artık her sene her mevsim on binlerce insanın ziyaret akınına uğrayan Safranbolu’da; Arnavutkaldırımı sokakları, eski çarşısı, Arasta’sı, lokumcuları, yerel lezzetlerden oluşan restoranları,  her bir yanı tarih kokan çeşmeleri, evleri, sokaklarıyla gelenleri büyülemeye devam ediyor. Safranbolu, öylece geçip gidilecek bir yer değil, en azından iki tam gününüzü ayırmalısınız. Çünkü görülecek çok yer, keşfedilecek çok şey var. Kent merkezi içerisinde öncelikli olarak görülmesi gereken yerlerin başında Safranbolu Kent Tarihi Müzesi geliyor. Eski kalenin yer aldığı tepe üzerine inşa edilen mekân daha evvel hükümet konağı olarak kullanılmış. Safranbolu’daki zaman yolculuğunu görebileceğiniz mekânın yanı başındaki saat kulesi de bu yolculuğun tamamlayıcısı adeta.  III. Selim'in Safranbolulu sadrazamı İzzet Mehmet Paşa tarafından 1794-1797 yıllarında yaptırılan kulenin en önemli özelliği içine çıkılabilir olması. Bu noktadan şehri izleyebileceğiniz gibi eski çarşıdan devam ederek, Hıdırlık tepe mevkiinden de şehri panoramik izleyebiliyorsunuz.  Safranbolu’ya yerleşen ilk Türklerin yağmur duası ve Hıdrellez kutlamaları yaptığı alan olarak bilinen tepe tarihi şahsiyetlere ait türbeler de yer alıyor.

Yörük köyüne doğru

Safranbolu kadar önemli yerleşkelerden biri de Yörük köyü. Kastamonu-Araç güzergâhına doğru yaklaşık 13 km. uzaklıkta yer alan bu özel bölge de mini Safranbolu adeta. Ama daha sakin ve doğal. La Diva Turca olarak bilinen dünyaca ünlü opera sanatçımız Leyla Gencer’in babasının köyü aynı zamanda. Yörük köyün meydanında kendisinin bir heykeli karşılıyor. Sonrasında ise sokaklara dalıyorsunuz.  Sipahiler konağı, Kaymakçılar konağı, ahşap camii ve sanat galerisi gibi düzenlenmiş Çamaşırhane’yi de ziyaret edebilirsiniz. Sipahiler konağını ve özellikle Filiz teyzeyi görmenizi tavsiye ederim. Tabii burada gözleme ve yaprak sarma yemeyi de ihmal etmeyin. Sipahiler konağının odaları ve tavanları ise muhteşem bezemelerle dolu. Yörük köyden başka kent merkezi dışında görülmesi gereken iki önemli noktayı da ilave ederek, Yenice’ye bağlanalım. Bunlardan ilki Gümüş mahallesinden Tokatlı köyüne uzanan Tokatlı kanyonu. 9 km. uzunluğunda bir yürüme parkuruna sahip kanyonda cam terastan kanyon manzarasını izleyebiliyorsunuz. Diğer önemli mekân ise Bulak( Mencilis) mağarası. Keşfedilen en uzun mağaralardan biri kabul edilen Mencilis, aktif bir mağara olmasının yanı sıra 6 km. uzunluğa sahip olmasına rağmen, sadece 400 metrelik bölümü ziyarete açık.

Doğanın kalbine yolculuk

Safranbolu’dan ayrıldıktan sonra, Karabük’e geçip, 34 km.lik, 16 tünellik bir karayolu ulaşımıyla, cennettin kapısına varabilirsiniz. Türkiye’nin en büyük blok ormanlarına sahip Yenice; biyolojik çeşitlilik bakımından en zengin bölgelerden biri. Yenice’ye vardığınızda, öncelikli olarak nereden başlamanız gerektiğini bilmenizde fayda var. Küçük ilçeyi tepeden izleme imkânına sahip olan belediyeye ait Ihlamur Teras; konaklama için iyi bir seçenek. Buraya yerleştikten sonra artık hangi noktaya gideceğinizi belirleyebilirsiniz. Yenice tek başına ve bilmeden gezilecek bir yer değil. Özellikle yaban hayatı açısından oldukça zengin olan bölgede, istemediğiniz durumlarla karşılaşmamak için mutlaka bir bilene danışmalısınız. Yapılan çalışmalarla, “ Boz ayı, vaşak, yaban kedisi, kurt, çakal, tilki, karaca, ulu geyik, yaban domuzu, porsuk ve ağaç sansarına” ev sahipliği yapan bölgede; aksırtlı ağaçkakan, ortanca ağaçkakan, alaca sinekkapan, küçük yeşil ağaçkakan ve çizgili ötleğen gibi farklı kuş türlerini de fotoğraflama şansınız olabilir.

 Şeker kanyonunda rüyalara dalmak

Ne kadar kalacağınızı ve nasıl bir aktivite yapacağınızı bilmiyorsanız, coğrafyayla teması veya ilk adımı sağlamak için Şeker kanyonu iyi bir seçenek olabilir. Özellikle sonbahar mevsiminde yani Ekim ayıyla Kasım ayı ortalarına kadar geçen sürede, orada olabilirseniz, görsel şölenin tam içinde bulabilirsiniz kendinizi. Ardıç, kayın, ahlat, meşe ağaçları arasından son derece kolay bir yürüyüş yaparak, asırlık köylerin içinde insanlara selam vererek, boyunlarına çıngırak takılmış ineklerin özgürce otladığı tepelerin altından, yaşama sevinciyle dolarsınız. Türkiye’nin odunsu bitki tür çeşitliliği en yüksek alanlarının başında gelen Yenice Ormanları, anıt niteliğindeki ağaçları, derin vadileri, akarsuları ve barındırdığı yaban hayatı çeşitliliğiyle Avrupa’nın 100 orman sıcak noktasından biri kabul ediliyor. Doğa Derneği’nin Türkiye’de belirlediği 305 Önemli Doğa Alanı’ndan da biri aynı zamanda. Kızılkaya Vadisi, Subatan seyir terası, Eğriova göleti gibi önemli alanlarda da bu ekoçeşitliliğin izini sürebilirsiniz. Çitdere mevkiinde ise porsuk, fındık, karaçam, çınar yapraklı akçaağaç, kayın gövdeli akçaağaç, sapsız meşe ve dağ karaağacı anıt ağaçları sizi selamlar.  Geleneksel mimariyi görmek isteyenler içinse Tir mahallesini ziyaret etmesini tavsiye ederim. Karabük’ün iki farklı yanındaki Safranbolu ve Yenice; bölge için büyük şans, umarım uzun süre, korunarak ayakta kalırlar.

YORUM YAPIN