image description

BEYAZ ÖRTÜSÜNDE AYDER

Çamlıhemşin’in bir zamanlar sessiz ve sakin bir yaylasıyken, kaplıcasıyla tanınan bir turizm merkezine dönüşen Ayder’i en iyi görme zamanlarından biri kıştır aslında.

Doğu Karadeniz denilince akla ilk gelen yerleri saymaya kalksak ilk üç yerde mutlaka yer alan alanlardan biri Ayder olur. Ayder, bir zamanların sessiz ve sakin bir yaylasıyken, kaplıcasının fark edilmesiyle son on yılda cazibe merkezi haline gelen bir turizm buluşma noktası oldu. Karadeniz gezilerine katılıp da Ayder’e uğramayan hemen hemen yok gibidir; ancak turizm anlayışının biraz hoyratça uygulanması sonucu bu güzelim eski yaylanın da hızla betonlaşması, bina sayısının artması birtakım sorunlarla boğuşmasına zemin hazırladı. Bazı ziyaretçiler Ayder’in bu haline çok üzülüp, bir an evvel çözülmesini beklerken bazıları da belki bir daha gelmemek üzere ayrıldılar. Ancak ne olursa olsun Ayder hala önemini koruyan bir vadinin içinde yer alıyor ve yüksek dağlara ulaşmanın olmazsa olmaz geçit noktalarından biri. Özellikle yaz aylarında nüfusunun on katına çıktığını gözlemleyebildiğimiz Ayder, henüz kış turizmi pek gelişmediğinden bir sessizliğe bürünür adeta. İşte o zaman o sessizlikle birlikte Ayder’in karşı yamaçlarına doluşan karları, rüzgarın sesini, ağaçkakanların büyük gürgen ağaçlarına yaptığı salvoların ritmini dinlemek için en ideal zamandır. Tabii bununla da kalmaz Ayder’in sessizliğine kışın da açık olan kaplıcanın tenhalığından faydalanarak misafir olmak, açık olan bir iki mekânda yerel mutfağı tatmak ve Şubat ayında yapılan “Kardanadam” festivaline tanık olmak da ayrı bir güzellik sunuyor.

 

Çamlıhemşin’den yukarı vadilere yolculuk

Çamlıhemşin; %80'i ormanla kaplı, dağınık ve tepelik alanlardan oluşan, denize kıyısı olmayan bir yerleşim birimidir. İlçe merkezinden geçen Fırtına deresinden dolayı Fırtına Vadisi olarak da anılır. Fırtına Deresi, Kaçkar ve Verçenik vadilerinden gelen Elevit deresi ve Palovit deresinin birleşimi olan büyük dere ile Ayder deresi olarak da bilinen Hala deresinin birleşmesinden oluşur. Fırtına Deresi Pazar, Ardeşen sınırından Karadeniz’e dökülür. Pazar, Ardeşen, Çayeli, Hemşin, İspir, İkizdere ve Yusufeli ilçeleri ile sınırları olan Çamlıhemşin'in eski adı “Vicealtı”dır. 1953’te Ardeşen ilçe olunca, Vicealtı “Çamlıca” adıyla bu ilçeye bağlandı. 1955’te belediye kuruldu. 27.06.1957’de yürürlüğe giren 7033 Sayılı Kanun ile Çamlıhemşin adını alarak ilçe haline getirildi. İlçenin kuruluşu 1960’ta tamamlandı. Çamlıhemşin ilçe merkezi, iki dağın arasında kalmış,  beton binaların egemenliğinde tek bir cadde üzerinde dizilmiş yapısıyla bence itici bir görüntüye sahip. Ancak yukarılara doğru çıkıldıkça ferahlanabileceğini düşünerek, ilçe merkezinden geçmek durumundayız. Yine de ilçe merkezinde görmeden gidilmemesi yerler, tatmadan dönülmemesi gereken lezzetler var.

Yaylacılık kültürü

Çamlıhemşin’in 30’a yakın köyü bulunuyor. Mahalleleri de katarsak yaklaşık 50 tane yerleşim birimi mevcuttur. Köyler ve mahalleler kadar önemli olan diğer yerleşim birimleri de yaylalardır. Yaylacılık faaliyetinin asıl sebebi süt, yoğurt, yağ, kaymak, süzme, minci gibi hayvansal ürünlerin elde edilmek istenmesidir. Ancak Rize’de çay tarımının başlaması ve haliyle Çamlıhemşin’e de sirayet etmesi sebebiyle hayvancılık eski önemini kaybetmiş, bu durum yaylacılık geleneklerinin de önemini kaybetmesine neden olmuştur. Yaylalar, artık sarece sayfiye olarak kullanılmaya başlamıştır. Yaylaya çıkış tarihleri, köylere göre değişse de, genelde Mayıs sonu, haziran başı olur ki buna “yaz göçü” denir. Kalabalık bir halde yaylaya çıkmaya “köç” denir. Köçe gidenler 5–10 gün yaylada kalır. Bu sırada eğlenceler düzenlenir, horonlar oynanır. Bir yıl boyunca kar, fırtına altında, üstelik insansız kalmış evlerin gerekli temizliği, tamiratı bitince köççüler köye geri döner. Evlerle ilgili gerekli işler bitip de köççüler köye dönünce, yaylada sadece “yaylacılar” kalır. Bunlar tüm yaz boyunca yaylada kalıp, çalışacak olanlardır. Köyde kalanlar hayli hızlı bir tempoyla çalışıp, kışlık otu hazırlar, bir an önce işlerini bitirmek isterler. Çünkü Vartevor’a yaylaya gideceklerdir. Kimin köççü, kimin yaylacı olacağına aile reisi karar verir. Bir sene Vartevor’a giden sonraki sene köçe gider. Vartevor, Hemşin yaylalarındaki yaylacılık ritüelinin adıdır. Artık yaylalar büyük bir oranda sayfiye olarak kullanılsa da Vartevor eğlenceleri, tulumun vadilere yayılan sesleri hiç eksik olmaz.

Kardanadam şenlikleri

Yaylacılığın ve yaylacılık kültürünün artık yok denecek kadar azaldığı Kaçkar dağlarına yazın gelen misafirler, her şeye rağmen yaylacılık yapan insanları görünce mutlu oluyor. Yayla evlerinin açık olması, birkaç evde dumanın tütmesi büyük bir nimet sayılıyor. Yoksa bu evlerin açılmaması tamamen yok olması demek. Ayder’de ise durum biraz daha farklı. Geleneksel yayla evlerinde kalanların yanı sıra bu evlerin yanıbaşında yükselen otel, motel ve pansiyonlar yaz ve kış buraya bir canlılık getiriyor. Son yıllarda yapılan heliski faaliyetiyle özellikle yurtdışından gelen kayakçılar, “Kaçkar Şekeri” dedikleri yüksek kesimlerden aşağı parkurlara kayarken, üç yıldır da Yukarı Ambarlık mevkiinde yapılan “Kardanadam” şenlikleri yerli halkın eğlencesi olmuş durumda. Bir taraftan yaylanın yüksek kesimlerine çıkan yerli misafirler, artık atlarına kamyon lastiği, şambriyel veya naylon ne bulurlarsa koyup, yukarıdan aşağıya kaymanın keyifini çıkarıyor. Yemekler yeniliyor, bir taraftan da tulum eşliğinde horonlara oynanıyor. Yüksek dağların kış sessizliği birkaç günlüğüne de olsa bozuluyor. Kimi bu şenlikleri fırsat bilip kışın da bir başka görünen manzaranın tadını çıkarıyor, fotoğraf makinelerinin deklanşörleri durmak bilmiyor. Eğer hava güneşliyse, Tanrı’nın çayına şeker olabilecek kadar çok yağan bu karlı dağları seyretmek bir ömre bedel.

YORUM YAPIN