AMASYA: DAĞI DELEN AŞK
Amasya şehri tarihin bir kültür galerisi gibi adeta. Bir kentin merkezinde bu kadar çok eski ev, camii, medrese, hamam, han olunca insan ister istemez büyüleniyor. Büyülendiğim nokta bu eserlerin bugüne kadar gelebilme durumu elbette. Çünkü hep dem vurulan açıkhava müzeliğimiz durumundan eser yok birçok kentte. O nedenle özellikle Yalıboyu Evleri olarak adlandırılan mevkide kümelenmiş evleri, tarihi yapıları görmek insanı mutlu ediyor.
Amasya isminin kökeni
Amasya’nın 8500 yıllık çok eski bir kent olduğu tarihi kaynaklarda belirtiliyor. İlk yerleşimin M.Ö. 5500 yıllarına kadar uzandığı belirlenen Amasya; Antik Çağ’dan günümüze kadar geçen zaman içerisinde Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Danişmend, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapmış. 1386 yılında Osmanlı topraklarına katılan Amasya, Osmanlı padişah ve şehzadelerinin gösterdikleri özel ilgi nedenleriyle “Şehzadeler Şehri” olarak da biliniyor. Amasya’da egemenlik kurmuş halkların her biri kendi medeniyetlerine ait eserler bırakmış ister istemez. Bunların en önemlilerinden biri de Kaya Mezarları. Pers-Pontuslular tarafından, Harşena Dağı’nın güney eteklerindeki kalker kayalara oyularak, anıtsal boyutta mezar odası olarak yapılmış, Helenistik ve Roma dönemlerinde bu özelliğini korumuş. Ziyaretçilere de açık olan kaya mezarları Amasya’nın alâmetifarikalarından biri artık. Antik Çağ yazarı Strabon, mezarların krallara ait olduğunu belirtmiş ki bu mezarlardan Yeşilırmak Vadisi’nde bulunduğundan bölge Krallar Vadisi olarak da biliniyor. Bu ören yeri içerisinde 15.yy. Osmanlı Dönemi’ne ait iki adet özel hamam da bulunuyor. Aynalı Mağara ise; Krallar Vadisi içerisinde Hellenistik Dönem’e ait olup en iyi işlenmiş ve tamamlanmış anıtsal kaya mezar. İçerisinde mezar odası ve tavandan zemine kadar; kahverengi ve kırmızı boya ile yapılmış Hz Meryem ve On İki Havari tasvirlerinden oluşan Bizans Dönemi kaya resimleri bulunuyor. Ferhat Su Kanalı ise; Geç Helenistik - Erken Roma dönemine ait bir eser ki Antik Amasya Kenti’nin su ihtiyacını karşılamak üzere yapılmış. Kayalar oyulup tüneller açılarak, yer yer duvar şeklinde tonozlu bir biçimde arazi eğimine göre, su terazisi sistemine uygun olarak yapılan eserin bu durumuyla ünlü “Ferhat ile Şirin Efsanesi”’ konu edilmiş. Adı da o nedenle halk arasında “Ferhat Su Kanalı” olarak isimlendirilmiş.
Kral tahtlarından Yeşilırmak boylarına
Böylesi köklü bir geçmişe sahip olan Amasya’nın haliyle tarihi yapıtlar bakımından zengin olmasını da kaçınılmaz olmuş haliyle. Amasya’da kale, köprü, bedesten, camii gibi çok sayıda mimari türde eser bulunuyor. Bunlardan Amasya(Harşena) Kalesi, Küçük Ağa Medresesi, Kaya Kitabesi, Kunç Köprü, Bayezid Paşa Camii, Mehmet Paşa Camii, Amasya Darüşşifası(Bimarhane), Saat Kulesi, Kral Kaya Mezarları gibi birçok esere ev sahipliği yapıyor Amasya. Gündelik yaşamın aynası niteliğindeki Amasya evlerinin üzerinde önemle durmak gerekir. Amasya kent dokusunun çeşitli yerlerinde, özellikle Yeşilırmak sahil şeridinde görsel bir şekilde yer almakta olan geleneksel Osmanlı evi örnekleri Amasya mimarî yapıları içerisinde önemli bir grup teşkil ediyor. Eski Amasya evlerinden günümüze kalmış olanlar daha çok 19. yüzyıla ait örnekleri.
Amasya’nın yerel lezzetleri
Buraya kadar gelmişken, yerel mutfağa tanıklık etmeden gitmek olmazdı. Amasya mutfağı oldukça zengin alternatifler sunuyor misafirlere. Zengin bir bitki örtüsüne sahip olduğu için bu ister istemez mutfak kültürüne de yansımış. “Çatal Çorba, Sakala Çarpan, Toyga Çorbası, Cilbir, Helle Çorbası, Kesme İbik Çorbası, Yarma Çorbası” gibi çorbaları; “Bakla Dolması, Etli Bamya, Keşkek, Ciğer Sarması, Göbek Dolması, Mumbar-İşkembe, Pastırmalı Pancar, Patlıcan Pehli, Pastırma Gağallemesi, Pirpirim, Sirkeli Ciğer ve Sulu Köfte” gibi etli yemekleri ile biliniyor Amasya. Bu leziz yemeklerin üstüne de mutlaka “Dene Hasudası, Kuymak, Yuka tatlısı, Ayva Gallesi, Elma Tatlısı, Gelin Parmağı, Gömlek Kadayıfı, Kalbur Tatlısı, Höşmerim, Peluza (Hasuda), Şeker Böreği, Unutma Beni, Vişneli Ekmek ve Zerdali Gallasi” tatlılarından biri ikram ediliyor. Amasya hamur işleri bakımından da zengin, tatmadan dönmeyin.
Amasya’nın içinde dolaşmak kadar tepelerinden Amasya’yı seyretmek de bir o kadar keyifli. Özellikle Çakallar seyir terası denilen mevkiden Amasya kalesini, Yalıboyu evlerini ve tüm şehri boydan boya izlemek çok büyük bir şans. Aynı şekilde karşı tarafa geçip Harşena kalesinden de kenti izlemenin tadına doyum olmuyor, yolunuzu mutlaka düşürün, pişman olmazsınız.