image description

DÜŞLERİN ÖTESİNDE MACAHEL

 

Orada köyler var uzakta, evet hepsi bizim köylerimiz. Derin platoların içerisindeki yamaçlarda asılı, her birinin hikâyesi başlıbaşına serüven altı köyden oluşan büyülü bir coğrafya. Macahel, gelenleri bambaşka bir dünyanın kapılarını aralamaya davet ediyor.

Doğu Karadeniz’in doğusuna doğru ilerlediğinde, gizemi giderek artan başka bir dünyaya doğru yol alır gezgin. Keşfetme duygusunun had safhaya ulaştığı bir mecrada, bilinmeyene doğru giderek, hem kendi keşfini hem coğrafyanın büyüsünü anlamlandırmaya çalışır. Karadeniz’in farklı güzelliklerdeki vadilerinde değişik bir kültür ve farklı bir yaşam sürer. Bunun kimileri insanlar tarafından kirletilmiş olsa da, ne iyi ki hala keşfedilmemiş ya da el değmemiş yerleri de var. Macahel, bu gizemli coğrafyanın en merak edilenlerinden biri olageldi hep. Karakteristiği Anadolu, kültürü Gürcü ama temeli Karadeniz olan bu bileşim coğrafyası, tepeleri aşıp, uzun yollardan sonra vardığınızda size, kendi içerisindeki masalın ne kadar renkli olduğunu fısıldar.

Yolunu sahil tarafından buraya düşürüp, yüksek geçitleri aşıp geldiğim ilk günü hatırlıyorum. Sol tarafta görkemli Karçallar ve boyluboyunca yamaca serpiştirilmiş, geniş çatılı, balkonlu, ahşap sevimli evler… Önlerinde uzanan mısır tarlaları, yamaçlarında asırlık gürgen ağaçları. Bir sükûnet haliyle etrafınıza baktığınızda zamanın durduğunu hissettiğiniz yer. Öyle bir sessiz, öyle bir sakin ve huzurlu.

Kelime anlamı olarak bakıldığında, Gürcüce bir ad olan Macaheli, halk etimolojisine göre “maca” (bilek) ve “heli” (el) sözcüklerinden oluşuyor. Gürcüce “ca” kuyu, çukur anlamına gelir. Macaheli sözcüğünün gövdesi “ca”dır. Macaheli’ye yukarıdan bakıldığında, buraların bir kuyuyu andırdığı görülür. Bugün genel olarak bakıldığında Macahel olarak anılan bölge, esasen 12 köyden oluşuyor. Ama bu köylerin sadece 6’sı Türkiye sınırıları içerisinde, kalanları da Gürcistan tarafında. Aslında bir kestane ağacının yaprağının bir  yüzünü bize bir yüzünü onlara bırakmış anlaşmalar…Coğrafya aynı, kültür aynı, dil aynı, kader aynı. Yılın 6 ayını karlar altında geçiren, dünyayla iletişimini yine komşu üzerinden sağlayabilen aynı coğrafyanın insanları… Kimlik, onları ayırt eden bir fonksiyon sadece. Ne olursa olsun, büyünün önünde hiçbir engel kalmıyor. Coğrafyanın birleştiriciliği, akordiyonun ninnili sesinde insanı eşitliyor.

Macehel’in bugünkü adı Camili olarak geçiyor, ilk köyün adı da Camili. Köyün girişinde, sınıra en yakın bölgede, çok eski ve kalem ve ahşap işçiliğiyle ön plana çıkan çok eski bir cami var. Bu cami, selde yıkıldıktan sonra, 2. Mahmut döneminde tadilattan geçirilmiş ve köylüler evlerindeki ahşap malzemeleri buraya bağışlayarak, caminin tamamlanmasını sağlamış. Caminin hemen altında, eski zaman kasabalarını andıran sıra sıra dükkânlar var bunların ahşap olması sevimliliklerini bin kat daha arttırıyor. Dükkânların içerisinde birilerini görmek nerdeyse imkânsız çünkü çoğu kapalı, sadece bal hasadı zamanında açık olan bal satış reyonu olarak kullanılan minik dükkân açık oluyor, o da her zaman mümkün değil. Bir de sınıra yakın mini bir bakkal bulunuyor köyde, bunun dışında alışveriş yapacak bir şey yok. İyi ki de yok çünkü alışveriş kültürünün girdiği yerlerin ne hale geldiği hepimizin malumu.

Bugünün coğrafi sınırları içerisinde girişinde Camili köyünün yanısıra, beş köy daha yer alıyor bölgede. Camili (Hertvisi), Düzenli (Zedvake), Efeler (Eprati), Kayalar (Kvabistavi), Maralköy (Mindieti) ve Uğurköy (Akria). Bu köylerin her birine araçla ulaşmak mümkün ancak yükseklerdeki yaylalarının çoğuna hala yürüyerek ulaşılıyor. Bu yaylalardan biri olan Gorgit, yaşlı anıt ormanların içerisinden yaklaşık dört saatlik bir yürüyüşle ulaşılan, otantikliğinden zerre bir şey kaybetmemiş, evlerinin üstü ince ahşap örtülerle kaplı bir yayla olarak günümüze kadar ulaşmış. Bölgeye gelen ziyaretçilerin yürüdüğü yaylaların başında Gorgit geliyor. Gorgit dışında, gidilen yaylalardan biri de Lekoban. Bir pansiyonun da yer aldığı Lekoban’dan yukarılarda, buzul gölleri yer alıyor. Lekoban gibi yaylaların florası da oldukça zengin. Zaten Macahel bölge olarak da değişik türde yaşlı ağaçlara ev sahipliği yapıyor. Vadinin yaklaşık % 70’i ormanlar ve meyve ağaçlarından oluşuyor.  Gürgen, kestane, ıhlamur, çam gibi ağaç türlerinin yanında karayemiş, dağçileği, muşmula, fındık, elma, hurma, ayva, vişne, kiraz, dut, ceviz gibi farklı meyveler yetişir.

Vahşi bayırların Maral’ı

Macahel köylerinin içerisindeki Kayalar köyü, adeta bir seyir terası gibidir. Karçallar tüm görkemiyle açık bir havada izlenebilir. Efeler köyü de bölgenin önemli köylerinden biridir. Gürcü kraliçesi Tamara tarafından yaptırıldığı söylenen kemer köprüler hala köyde duruyor, hatta bir tanesinin altından geçiyorsunuz Kayalar köyüne giderken. Macahel dereleri ise oldukça berrak akıyor. Su, burada Tanrı’nın esirgemediği en önemli yaşam kaynağı olarak göze çarpıyor. Kuraklık diye bir şey söz konusu değil çünkü zaten yağmur ormanlarının içerisinde yaşıyorsunuz adeta. Macahel köylerinin en karakteristiklerinden olan Maral’a çıkarken bunu daha iyi anlıyorsunuz. Belirli bir bölgeye kadar araçla yapılan yolculuktan sonra, asırlık gürgenlerin arasından geçen patikayı takip ederek, Maral’ın derinliklerine doğru yol alıyorsunuz. Dik patikadan aşağı vardığınızda ise karşınızda, sizi alıp bambaşka bir duyguya bırakan bir şelaleyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Maral şelalesi,  vahşi orman örtüsünün içerisinde adeta kristal bir tül gibi dökülüyor. Çok uzaklardan bir ses gibi sizi davet eden bu orman büyüsünün daha yakınına varmak ve kıyısında yüzmek isteği uyanıyor bedeninizde, o halde biraz daha yol almanız gerekecek. Şelalenin dibine vardığınızda görkemin daha bir farkına varıyorsunuz. Bu kısa gibi görünen maceralı etkinlik işte tam orada nasıl bir yerde olduğunuzu size fark ettiriyor. Derin ormanların içerisinde bir rüyadasınız. Belki de hiç uyanmak istemiyorsunuz. Tekrar yukarıya doğru tırmandığınızda, bir seyir terasında yerlilerin yaptığı çayı yudumlayarak, anın tadına varıyorsunuz. Maral dünyasından çıkmak hiç kolay değil, yol kenarlarındaki evlerde insanlar tarlalarında çalışıyor, inekler gelişigüzel yayılıp otlama özgürlüklerinin tadını çıkarıyor. Kalemle çizilmiş kadar güzel, dağınık evlerin arasında yürüyerek, bu keşfi tamamlamak, doğanın insana sunduğu en büyük nimetlerden biri. Maral köyü sınırları içerisinde kalan bir de küçük cami var: İremit Camisi. Bu camiyi görmeden dönmek olmaz. Caminin içerisindeki ahşap işçiliği göz kamaştırıcı, ayrıca caminin içerisi rengârenk. Herhalde Anadolu camilerinin çoğunda böylesi bir renkliliğe rastlamak pek olası değil. İnsanlar, ibadethanelerinin içerisine girerken, kendi renkli yaşamlarını dualarıyla birleştiriyor adeta. Bir dünyadan bir başka dünyaya yolculuk ederken, yamaçlardaki kestane ağaçlarının dinginliğini yaşıyor insan. Altta yüzyıllardır sükunetle akan berrak Macahel deresi, Karadeniz’e kavuşmadan selamlıyor insanlarını. Böylesi önemli bir bölgenin başında bazı belalar da yok değil. Yeşil Yol denilen proje Macahel’in binyıllık sessizliğini işmakineleriyle zaman zaman delse de, yine doğa direniyor. Doğayla insanın yazılmamış öyküsü, yokedicilikle, kıyımla nereye kadar varacak, elimizde ne kalacak, çocuklarımıza nasıl bir gelecek bırakacağız soruları da, bu sınır köyünde insanın zihnini meşgul ediyor ya? Oysa, şu görkemin karşısında, insan ne kadar küçük kalıyor? Tabandan tabana kadar bir yaşam döngüsünün hırs uğruna yok edilmek istenmesine kimsenin itirazı yok gibi. Oysa, bir ağaç gibi düşünse insan kendini ve baltayı kendi gövdesine vurduğunu anlasa… Belki o zaman bir şeyler değişebilir.

Doğanın şifası, dağın bereketi

Macahel bölgesinin köylerinde, artık biraz da talepten kaynaklandığından yavaş yavaş turizmle ilgili hamleler de göze çarpıyor. Ev pansiyonculuğu ile başlayan turizm atağıyla, bölgeye gelen ziyaretçilerin konaklama sorunu çözülmüş. Bu konuda öncülük eden aileler var özellikle ve bölge onların sayesinde biraz daha görünür hale gelmiş. Yamaçlara kurulmuş köylerde konaklamak, sabahleyin köyün zengin kahvaltısıyla güne başlamak, tüm günün yorgunluğunu yine bölgenin eşsiz yerel mutfağıyla taçlandırmak, bu kazanımlardan biri. Hoş bölge insanı misafirperver bir yapıya sahip, ola ki yolunuzu düşürdünüz, kimse size kapısını kapatmaz, oldukça sıcak insanlar.

Daha çok Efeler ve Maral köylerinde bulunan pansiyonlarda, köy evinin tüm huzurunu deneyimlemek mümkün. Kuzinede pişirilmiş mısır ekmekleri, karalahana sarması, silor mantısı ve tatlısı, köy yoğurdu, patatesli kabaklı yemeklerle zenginleşen sofralar, sabahları tereyağıyla balla tam bir şölene dönüşüyor. Zorlu coğrafyadan kendilerine farklı bir kültür evriltmeyi başaran bölge halkı, kendileri nasıl yaşarsa gelenlere de onu yaşatma derdinde. Ticarileşmiş bir zihniyetle turizm yapmamaya ve ziyaretçileri kendi evlerinde ağırlama anlayışına sahipler hala. Bu çok önemli çünkü ticarileşen zihniyetin bizi nereye götürdüğü, coğrafyaya ne kadar zarar verdiğini yıllarca deneyimlemişiz. İnsanların kendi coğrafyalarında kendi imkânları ölçüsünde bir şeyler yapma çabası göstermesi mühim.

Tek biyosfer rezerv alanı

Macahel, yaban yaşam sahası bakımından da oldukça zengindir. Alakarga, karatavuk ve değişik türlerde serçenin yanı sıra mevsimsel olarak guguk ve bıldırcın gelerek yaşamlarını burada sürdürür.  Atmaca, kuzgun, şahin gibi yırtıcı kuşlar da bölgenin üç yüzyıllık ağaçlarına uyum sağlayanlardandır. Bozayılar, gündelik yaşamda en çok karşılaşılan hayvanların başına gelir. Gündüz insanların dolaştığı yerlerin akşam ziyaretçisidirler. Ayılarla beraber, yaban domuzu, ayı, çakal, tilki, ceylan, tavşan, yaban keçisi gibi hayvanlar da bölge faunasının türlerindendir. Bunca tür çeşitliliğinin birarada yaşamını sürdürdüğü zengin coğrafyanın koruma altına alınması da şüphesiz çok önemli. Geçmiş yıllarda bölgenin balları ve Kafkas arı ırkıyla ilgili koruma ve geliştirme projesi yapan TEMA Vakfı’nın ardından, bölge 2005 yılında “Biyosfer Rezerv Alanı” ilan edildi. Bu konuda çalışmalar yürüten ve komitede yer alan uzman Biyolog Yıldıray Lise, “ Uluslararası önem taşıyan kara ve su ekosistemlerine sahip alanlar Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO), İnsan ve Biyosfer Programı kapsamında Biyosfer Rezervi olarak ilan edilir. Bu alanların temel amacı doğal kaynakların korunmasına yönelik sistemler ve modeller geliştirmek ve biyosfer rezervlerin içinde veya çevresinde yaşayan halk için sosyo-ekonomik alternatifler ve fırsatlar yaratmaktır. Türkiye’nin 9 orman sıcak noktasından biri olan Camili (Macahel) Havzası, Türkiye’nin ilk ve tek biyosfer rezervidir. Sürdürülebilir kalkınma ve ekoturizm konularında örnek çalışmalarla Türkiye’de doğa koruma ve kalkınmanın bir arada olabileceğini gösteren en önemli bölgelerinden biri haline gelmiştir” diyor.

Macahel’e yol düşürün

Çok uzaklarda gibi görünse de, istenildiğinde biraz zahmetli de olsa ulaşılabilen Macahel bölgesini insanların görmesini isterim. Doğanın sükunetini, bölgenin zengin kültürünü, coğrafyanın renkli insanlarını, asırlık ağaçları, suları, ormanı, arıları…Doğaya dair ne varsa, her şeyi insanlar görsün ki, sahip olduğu hayatın kıymetini bilsin isterim. Bir coğrafyayı baştanbaşa dolaşıp, hayatı anlamlandırabilmek adına en çok da. Macahel, bize Karadeniz bölgesinin tektip olmadığını gösteren çok önemli bir havza. Televizyonlarda gösterilen Karadeniz’den başka bir Karadeniz daha var içerilerde. O dünyayı keşfetmek gerek.

Ulaşım

Trabzon’dan üç saatlik bir araç oluyla, Borçka üzerinden ulaşılabiliyor. Bölgeye tur yapan acenteler var. Batum tarafından gelecek olanlar, Hopa üzerinden Borçka’ya varıp, Macahel’e ulaşabilir. Bölgeye dolmuş yok, araç kiralamak en mantıklısı.

Nerede kalınır?

Maral Köyü- Sevdanın Evi/İremit Pansiyon

Camili Köyü- Tema Konukevi

Efeler Köyü- Bumbulay Pansiyon

Lekoban Yaylası-Macahel Yaylaevi

Ne yenir?

Sevda’nın evinde yerel mutfak

Ne alınır?

Bölgenin ballarından mutlaka alınmalı.

YORUM YAPIN